Artık,
Günler, aylar, yıllar anlamlarını yitirmeye başladı.
Okullarda “belirli gün ve haftalar” kutlanırdı eskiden.
Ağaç yaş iken eğilsin diye.
Gerçi şimdi de kutlanıyordur ama formalite olarak.
Baksanıza hayatımıza,
Çocuklar yanarak ölüyor, öldürülüyor,
Sorumlular utanmazca pişkinlik yapıyor,
O çocukların anası var ya, diyerek kadını suçluyorlar!
Ve “Dünya Çocuk Hakları Günü” kutlanıyor bu ülkede!
Okulunu bitirmiş veya okumakta olan bir milyon genç öğretmenin diploması bir gece çıkartılan baskın bir kanun (ÖMK-Öğretmenlik Meslek Kanunu) ile “çöp” edildi, yok sayıldı.
Ata(ya)madıkları, iş veremedikleri öğretmenlerin geleceği ellerinden çalındı ve onlara “gidin bundan böyle üç kuruşa sermayedarlara kölelik edin” denildi. İktidar böyle etti de, muhalefet de "muhalefet eder-miş gibi" yaptı.
Olan bir milyon gence oldu.
Ve “Öğretmenler Günü” kutlanıyor bu ülkede!
Kadınları düşerse, bir toplumun yükselmesini boşuna beklemeyin!
Çünkü kadın bilirse öğretir,
Üretirse paylaşır,
Sevgi görürse o da sever…
Oysa bizim ülkemizde kadınlar öteden beri yok sayılmaktadır.
Ne dilimiz,
Ne dinimiz,
Ne devletimiz,
Ne okulumuz,
Ne kutsal ailemiz,
Ne de bu darağacı suratlı toplumda
Kadınımızın yeri yoktur…
Okula gönderilmez,
İşte çalıştırılmaz,
Sokakta bile korkmadan yürüyemez.
Taciz edilir,
Tecavüz edilir,
Hatta öldürülür…
Öyleyse, timsah gözyaşları dökmeyin boşuna, susun!
Ve bu ülkede
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nü
Sorunun gerçek sahiplerine bırakın!